Kemoembolizasyon yaşam beklentisini yüzde 20 artırır
İstatistik verirsek, örneğin bağırsak sisteminden kaynaklanan, karaciğere metastaz yapan metastazlardan bahsediyorsak; Bu hastaların yaklaşık yüzde 30’unun yani 1 / 3’ünün tanı döneminde metastazı vardır. Karaciğer metastazlarının ameliyatla alınması hastanın ömrünü uzatır. Bütün bunlar, yıllar boyunca biriken istatistiksel bilgilere dayanmaktadır. Bununla birlikte, hastaların% 15-20’si karaciğer metastazlarının cerrahi olarak çıkarılması için uygundur. Diğer bir deyişle, çoğu hasta karaciğer metastazlarını çıkarmak için uygun değildir. Bu durumda, kemoembolizasyon işe yarayabilir – minimal cerrahi dediğimiz bir teknik. Günümüzde devrim niteliğindeki kemoterapi ilaçları da onkolojide büyük başarı elde ediyor. Ancak genel olarak konuşursak, kemoembolizasyon, tedaviye ve kemoterapi tedavilerine dirençli hastalarda yaşam beklentisini yüzde 20 artırır. Elimizdeki istatistikler bunlar.
İşlem bir saat sürer
Bu prosedür aslında bir anjiyografik işlemdir. Karaciğer damarlarına erişim kasıktan anjiyografik yöntemle, bazen de koldaki bir kateter yardımı ile gerçekleştirilir. Karaciğer damarlarına ulaştığımızda daha da küçük tüplerle karaciğeri besleyen damarlara ulaşır ve bu damarlara damarları tıkayan maddeler enjekte ederiz. Bu süreç hastanın durumuna göre değişmekle birlikte yaklaşık bir saat sürer.
Etkiler kemoterapiden çok daha azdır
Yani bu süreçlerin daha yeni başladığı zaman dünyadaydı. Daha önce, prosedürleri yeniden planlayabilmeleri için hastaları 2-3 gün hastanede tutuyorduk. Daha sonra teknoloji geliştikçe bu süreyi 1 güne indirdik. Embolizasyon sonrası dönemde hasta ağrı, ateş ve mide bulantısı yaşayabilir. İlk 24 saat içinde hızla gelişirler, muhtemelen 1 hafta ile 10 gün arasında hafif grip benzeri bir yorgunluk ortaya çıkar. Ancak bu yan etkiler kemoterapi tedavisine göre çok daha küçüktür.
Bu tedavi ile kanser tedavisi başarı oranları artıyor
Bu tedavi ile kanser tedavisinde başarı şansı da artmaktadır. Yöntem ve teknikler geliştiriliyor, yeni ilaçlar üretiliyor. Bu, yöntemin diğer kemoterapi ilaçları ile kullanılması ve diğer ilaçlarda olduğu gibi yeni yöntem ve tedavilerin geliştirilmesi ile başarıyı arttırmakta ve ilerlemektedir.
Embolizasyon yöntemine benzer başka bir embolizasyon yöntemi vardır. Bu, intravenöz olarak uygulanan bir yöntemdir. Biz buna radyoembolizasyon diyoruz. Başka bir deyişle, tümöre bir radyoterapi maddesi enjekte ediyoruz. Bir anlamda vücut içinde “radyasyon tedavisi” uyguluyoruz. Vücudun içine girdikten sonra, radyasyon partiküllerini tümöre, yani radyasyon yayan en küçük partiküllere gönderiyoruz. Bu yöntemin harici radyasyon tedavisine göre avantajı, sadece karaciğerin sınırlı bir alanına nüfuz etmesi ve tümöre uygulanmasıdır. Dış ışınlar ayrıca yakındaki dokulara da zarar verebilir. Damardan girip embolizasyon yöntemini uyguluyoruz yani radyasyon yayan partikülleri tümör yatağına aktarıyoruz.
Karaciğer kanserine ek olarak örneğin akciğer tümörlerinde de kullanılabilir. Böbrek tümörlerinde bol kanama varsa embolizasyon da yapılabilir.
Kanser hücreleri influenza virüslerine benzer olduğu için tedaviden sonra farklı bir formda görünebilirler.
Aslında tümör hücrelerini virüslerle karşılaştırabiliriz. Örneğin grip. Her yıl grip salgınları ortaya çıkar. Bir yıl sonra virüs farklı bir biçimde ortaya çıkar ve hastalığa neden olur. Bunlar tümör hücreleridir. İlk tümör hücreleri yayıldıkça şekil değiştirebilirler. Aslında aynı dokudaki tümör hücreleri zamanla farklı genetik yapılara sahip olabilir. Tedavinin zor olmasının sebeplerinden biri de budur.